Yükleniyor...

TSE BAŞKANI PROF. DR. ADEM ŞAHİN "TSE, TEMELLİ KALİTE KAMPÜSÜ İLE BÖLGEMİZİN EN ETKİLİ KURULUŞLARINDAN BİRİ OLACAK"

Türk Standartları Enstitüsü Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Adem Şahin bu sayımızda konuğumuz oldu; standart bilinci, güvenli hizmet ve güvenli üretim standartları, eğitim çalışmaları ve belgelendirme süreçleri gibi geniş bir çerçevede ufuk açıcı bir söyleşi gerçekleştirdik…

Prof. Dr. Adem Şahin'i okurlarımıza daha yakından tanıtmak isteriz. Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

1958 yılında Ordu'da doğdum. 1979 yılında Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Yönetimi Bölümü'nden mezun oldum. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde İktisat alanında yüksek lisans derecesini 1984 yılında ve yine aynı bölümde doktora derecesini 1988 yılında aldım. 1982– 1999 yılları arasında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Politikası Anabilim Dalı'nda görev yaptım.

1999–2000 yılları arasında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı ve 2000–2007 yılları arasında Müsteşar olarak görev yaptım.

2007 yılında TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü'nde Öğretim Üyesi olarak göreve başladım. 2015 - 2018 yılları arasında aynı üniversitede Rektörlük görevini üstlendim. 25 Mayıs 2018 tarihinde yapılan Türk Standardları Enstitüsü 57. Genel Kurul'unda TSE Yönetim Kurulu Başkanı olarak seçildim. 

İçinde bulunduğumuz dönem standartların önemini hatırlattı. İlk olarak “standart bilinci nedir, neden gereklidir” diye başlayalım mı?

Standartlar günlük yaşamımızın hemen her alanındadır. İhtiyaç duyduğumuz ürün ve hizmetlere dair beklentilerimizde ortak anlayış oluşturmanın temelindedir.

Standartlar aslında bir çeşit iletişim aracıdır, bu yönüyle ticareti ve üretimi kolaylaştırır.

Standartların küresel ekonomide önemli bir role sahip olduğunu hatırlamamızda da fayda var. Uluslararası ticaretin ve malların serbest dolaşımının kolaylaşması, ürün/hizmetler için aynı standartların kullanılmasından ibaret değildir. Standartlar, uygunluk değerlendirme faaliyetleri ile birlikte kullanılarak ticaretin serbestleştirilmesini sağlar. Bu noktada, ticareti yapanların, söz konusu ürünün standarttaki gerekliliklere uyduğundan emin olmaları için test, muayene ve belgelendirme gibi uygunluk değerlendirme faaliyetleri gündeme gelir. Standartların bu şekilde kullanılması, test sonuçlarının güvenilir olmasını; laboratuvarlar ve ülkeler arasında kıyaslanabilmesini sağlayarak hem ihracatçı hem de ithalatçı ülkelerin birden fazla teste olan ihtiyacını azaltır. Böylece standartlar, küresel ekonomide yer alan üreticiler/ şirketler için yeni pazarlara giriş imkanı sağlarken, standardizasyon çalışmalarına katılanlar için pazara giriş maliyetini de düşürür. 12 SÖYLEŞİ Kısacası, uluslararası ticarette pay almak isteyenler için belirlenen stratejik yaklaşım standardizasyon çalışmalarına dahil olmaktır. Böylelikle üretimde rekabet kabiliyetini arttırmak, ürünün bu piyasada kabul görmesini sağlayan uygunluğu geliştirmek ve uluslararası ticaret yapısına bağlantı kurmak yoluyla piyasaya giriş sağlanır.

Diğer yandan standartlar, standartlarda belirlenen kural ve şartlarda üretim yapıldığında; insanların, canlıların ve çevrenin korunmasına yönelik önlemler alınmasını da sağlar. Hızlı nüfus artışı ve kentleşmenin etkisiyle, sınırlı kaynakların etkin kullanımı önem kazanmıştır. Bu amaçla, bu sene Dünya Standartlar Gününde “Dünyayı Standartlarla Korumak” konusuna odaklandık. Üretimde ve hizmet sunumunda enerji tasarrufu, su ve hava kalitesinin tüm yönlerini içeren standartlarla, bu standartların uluslararası ölçekte geniş kullanımının yaratacağı faydaya dikkat çekildi.

Türk Standardları Enstitüsü, 1960'tan beri Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (ISO) ve Uluslararası Elektroteknik Komisyonu (IEC)' na ülkemizi temsilen tam üye olarak, ülkemizdeki ilgili paydaşların bu kuruluşlardaki çalışmalarda yer almasında köprü görevini yerine getirmektedir. 2012 yılından beri TSE ülkemiz adına Avrupa Standardizasyon Kuruluşları olan CEN (Avrupa Standardizasyon Komitesi) ve CENELEC' in (Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi) tam üyesidir. Avrupa standartlarına yön verilmesinde Avrupa'da en büyük oy gücüne sahip ilk 5 ülke arasında yer alıyoruz. Diğer taraftan, tam üyeliğimiz gereği, CEN/CENELEC bünyesinde hazırlanan Avrupa Standartlarının (EN) ulusal standart olarak kabul edilmesi şartı doğrultusunda; aynı konuda ulusal standart varsa iptal edilerek bu standartlar, ulusal standart yerine geçmektedir. Avrupa Standart tasarılarının henüz hazırlanırken ulusal standart namzedi olarak ele alınmasıyla, sanayicimiz, paydaşlarımız çalışmalara aktif katılım sağladığında bu durumu avantaja dönüştürebiliriz. Söz konusu kuruluşların çalışmalarına, ülkemizdeki ilgili paydaşlar, başta sanayicilerimiz TSE bünyesinde oluşturulan Ayna Komite (Milli Teknik Komite) platformları üzerinden gönüllü olarak katılım sağlayabilirler. Özetle, paydaşlarımızın bu standartların hazırlanmasında yer almaları;

• standartların içerisinde yer alan şartları etkilemek,
• bilgi ve teknoloji transferi yapmak,
• diğer rakiplerle iletişim kurmak,
• test ve yatırım maliyetlerini azaltmak amacıyla teknik gelişmelerden önceden haberdar olmak,

imkanlarını sağladığı için kendi menfaatleri bakımından da önemlidir. Öncelikle yaygın belgelendirme ve test ihtiyacı olan standartların hazırlanmasında görev alacak şirketleri, sanayicileri kısacası tüm paydaşları mevcut ayna komitelere davet ediyoruz.

14 Ekim Dünya Standartlar Günü olarak kutlanıyor. Dünya ölçeğine bakarsak ülkemizde standardizasyon bilinci yeterince yaygınlaştı mı?

Standardizasyon, uzlaşı temelinde teknik özelliklerin geliştirilmesi için sanayiciler, tüketiciler, kamu otoriteleri, Ar-Ge kuruluşları ve diğer ilgili taraflar arasındaki gönüllülük esasına dayanan bir işbirliğidir. Farklı bakış açısına sahip tüm paydaşlar bir araya geldiğinde, dengeli bir yapı oluşarak, böylece oluşan standart; geniş katılımı esas aldığı için herkese hitap edecektir.

Standardizasyonu, orta ve uzun vadeli stratejik bir yatırım aracı olarak gören ve bu çalışmalara aktif olarak katılan sanayicilerimiz mevcut, ancak halihazırdaki potansiyelimizi ve dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme yönündeki hedefimizi değerlendirdiğimizde paydaşlarımızın işbirliği ile mevcut durumu geliştirmeliyiz.

Ülkemiz 1968 yılında 14 Ekim'in Dünya Standartlar Günü olarak kutlanmasını teklif ederek öncülük etmiştir. Buna benzer bir vizyon ile, 2023 hedeflerine doğru ilerlerken başta ülkemiz sanayicileri ve paydaşlarımız bu çalışmalara daha aktif katılmalıdır. İlgili tüm paydaşlarımız, bu yatırımı yaptıklarında daha önce söz ettiğimiz faydaları orta ve uzun vadede göreceklerdir.

Sanayiden hizmet sektörüne kadar pek çok alanda standardizasyon çalışmaları yapılmakta… İletişimi, ticareti ve üretimi kolaylaştırmak için önemli bir araç olan standartlar aynı zamanda güven tesis etmesiyle de önemli bir role sahip… Bu yönüyle de kısaca bilgi verir misiniz?

Standartların başlıca fonksiyonları arasında sunulan ürün ve hizmetler konusunda tüketicilere, kamu otoritelerine, topluma güven vermesi yer alır. Dünyayı etkisi altına alan bu zorlu süreçte, standartların güven tesis ederek ticaretin temelinde yer aldığını bir kez daha gözlemledik. Piyasada yeni bir ürün veya hizmet ihtiyacı oluştuğunda, bu ihtiyaca yönelik olarak ürün ve hizmetlerini standartlarla birlikte sunan şirketlerin, tüketicisine güven vererek, piyasadaki konumunu güçlendirdiğini görüyoruz. TSE olarak hizmetlerimizi, bu süreçte oluşan yeni ihtiyaçlar doğrultusunda şekillendirdik.

Covid-19 güvenli üretim standartlarını nasıl değiştirdi?

Pandemi ile birlikte dünyadaki sınırların yapay olduğu ortaya çıktı. Virüs sınırları, yasakları, kısıtlamaları yok sayarak, tüm dünyaya yayıldı. Bu durum tedarik zinciri üzerinde büyük etki yarattı. Küresel tedarik zincirindeki değişim, tedarikte güvenilir olmanın önemini arttırdı. Güvenilir tedarik ile birlikte yerel tedarik önem kazandı. Hızlı üretim yapılması gerekliliği ön plana çıkarken, üretim modellerinde de değişikliğe gidildi. Özellikle ekonomik nedenler ile üretimini farklı ülkelerde gerçekleştiren ülkeler yeni iş yaratmak amacı ile fabrikalarını ülkelerine taşımaya başladılar.

Çalışanlar açısından, sosyal mesafe protokolleri, izleme ve test yapma, kişisel koruyucu malzeme kullanımı, sosyal alanların düzeni, uzaktan çalışma koşulları, iş seyahatleri, personel taşımacılığı gibi konuların gündeme gelmesine yol açtı.

Enstitü olarak salgının ilk gününden itibaren alınan önlemlerle beraber birçok kolaylaştırıcı uygulamayı hayata geçirdik. Tüm kaynak ve imkanlarımızı sanayicimizin erişimine ücretsiz olarak açtık. Covid-19'a yönelik olarak, çalışanlarını, ziyaretçilerini, tedarikçilerini, bakım personelini vb. korumaya yönelik hijyen uygulamaları ile kontrol tavsiyelerini içeren Covid-19 Hijyen, Enfeksiyon Önleme ve Kontrol Kılavuzlarını hazırladık. Kılavuzlar; kuruluşlara salgınla mücadele ederken sadece yol göstermekle kalmadı. Aynı zamanda salgın sonrası dönemin ihtiyacı olan, kuruluşların güvenilir ve hijyenik üretim standartlarına uygunluğunun belgelendirilmesini de sağladı.

Yaşadığımız pandemi sağlık sektöründe de nitelikli ürün ve hizmetlerin önemini ortaya koyuyor. Toplumsal hassasiyet de üst düzeyde. Mesela hepimizin en çok kullandığı maskeler için bile standartlar belirlenmiş. Çalışmalarla ilgili bilgi verir misiniz?

Enstitümüz pandeminin başlamasıyla beraber sektördeki paydaşlarıyla beraber TSE K 599 Tekstilden Mamul Tekrar Kullanılabilir Koruyucu Yüz Maskeleri kriteri hazırlayarak sektörün hizmetine sunmuştur. Tıbbi amaçlı kullanılan maskelerin yanında yeni normal şartların yaşanacağı günümüzde çeşitli tekstil kumaşlarından yapılmış tıbbi olmayan yüz maskelerinin de sıkça kullanılacağı gerçeğinden yola çıkarak bu kriter hazırlanmıştır. Daha sonra belgelendirme çalışmaları başlatılmıştır. Kriterleri sağlayan ve testleri geçen 15 kuruluşumuz belge almaya hak kazanmıştır. Ayrıca TS EN 14683 Tıbbi Yüz Maskeleri standardından da belgelendirme çalışmalarımız devam etmekte testleri geçen 7 firma belgelendirilmiştir.

OSB'ler, okullar hatta alışveriş merkezleri güvenli hizmet belgesi alıyor. Dönem itibariyle büyük önem taşıyan bu çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Covid-19 salgını nedeni ile küresel ölçekte durma noktasına gelen ekonomik faaliyetler, hizmet sektöründeki durgunluk somut ve dinamik farklı bir dizi önlemleri almayı ve bunları hayata geçirmeyi zorunlu kılmıştır. Bu çerçevede; TSE, sanayicilerimize destek olmak, ekonomik faaliyetlerin toplum sağlığını koruyarak devam ettirilmesini sağlamak, tüketiciler üzerinde güven duygusu oluşturmak, etkin kontrol metotları ile bu güvenin sürdürülebilirliğini sağlamak, toplum bilincinin oluşturulmasına katkıda bulunmak üzere belgelendirme programlarını başlatmıştır.

Güvenli üretim, güvenli hizmet ve güvenli turizm ve eğitim kurumlarına yönelik olarak Bakanlığı/Bilim kurulları, enfeksiyon kontrol komiteleri, Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı vb. ulusal otoritelerin görüş ve önerileri çerçevesinde damlacık ve/veya temas yolu ile bulaşan Covid-19'a yönelik olarak hazırlanmıştır. Virüsün bulaşma şekli, yapısı, dayanıklılığı vb hususlar dikkate alınarak korunma ve kontrol önlemleri oluşturulmuştur. Bu belgelendirme programlarında temel yaklaşım başta çalışanlar olmak üzere tedarikçiler, müşteriler, tüketiciler gibi ilgili tüm tarafların sağlığını koruma altına almak ve kesintisiz olarak kontrollerin sürdürülmesini sağlamaktır.

Son dönemde toplum sağlığının korunması amacı ile yürütülen ve kamuoyunda ses getiren çalışmalarımız; üretim yapan kuruluşlar için Güvenli Üretim Belgesi, OSB, AVM, Kamu Kuruluşu, mağaza, hizmet veren özel sektör kuruluşları için Güvenli Hizmet Belgesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayınlanan “Güvenli Turizm Belgelendirme Programı” kapsamında dizi alınması önerilen tedbirleri içeren kriterler kapsamında Güvenli Turizm Belgesi, salgın hastalıklara yönelik öğrencileri, çalışanları, velileri ve diğer üçüncü kişileri (servis ve teknik personeli vb.) koruma ve korunmaya yönelik hijyen uygulamaları, enfeksiyon önleme ve kontrol önlemini içeren okullar için Okulum Temiz Belgesi faaliyetidir.

Belgelendirme süreci nasıl işliyor? Ayrıca ülke genelinde belgelendirme çalışmaları hedefin neresinde?

Güvenli üretim, güvenli hizmet vb. belgelendirmesi programlarında, kuruluş tarafından proseslerine, bir başka deyişle ihtiyaçlarına bağlı olarak hijyen-enfeksiyon önleme kontrol eylem planlarının hazırlanması, kontrol önlemlerinin belirlenmesi, izleme ve ölçmelerin yapılarak kayıtlarının tutulması ve tüm bu uygulamalarda sürekliliğinin sağlanması beklenmekte ve bu doğrultuda denetimler yapılmaktadır. Bu programlar kapsamında; salgına yönelik, tüm fiziki alanları ve ilgili tüm tarafları kapsayan risk değerlendirmeleri yapılmalı. Bu risk değerlendirmesi sonuçlarına göre hijyen, enfeksiyon önleme ve kontrol için eylem planları hazırlanmalı ve uygulanmalıdır.

Kılavuzların yayınlanmasından sonra kurum/kuruluşlarımızdan yoğun bir belgelendirme talebi gelmiştir. Bu kapsamda verilen belge sayıları toplamda 2 bini geçmiştir.

Kurum olarak eğitim çalışmaları da düzenleniyor. Eğitimlerle ilgili bilgi verebilir misiniz?

Türk Standardları Enstitüsü olarak yurt içi ve yurt dışı yönetim sistemleri ve personel belgelendirme alanlarında, trendleri takip ediyoruz. Müşteri ihtiyaç-beklentilerinin analizlerini yapıyoruz. Yapılan Ar-Ge analizlerini yapıyoruz. Yapılan Ar-Ge çalışmaları neticesinde gerekli alt yapı çalışmalarını tamamlayarak yeni belgelendirme programları oluşturuyoruz. Personel belgelendirme alanında yıllık planlı eğitim ve sınav programlarını hazırlayarak yayımlıyoruz.

Yurt dışında faaliyet gösteren sistem belgelendirme ve personel belgelendirme kuruluşlarına akreditasyon alt yapısı kurma desteği hizmetlerini planlayarak, yürütüyoruz. Enstitümüzün akredite olduğu alanlarda ilgili birimlerle bilgi paylaşımında bulunuyoruz.

Enstitü birimlerinin akreditasyon kuruluşu ile iletişimini sağlıyoruz. Enstitü birimlerinin akreditasyon dokümanlarını hazırlamasını uygulayıcı birimlerle birlikte sağlayarak, mevzuat ve usul yönüyle inceliyoruz. Ayrıca yayımlanmasını sağlıyoruz.

TSE laboratuvarlarının ürettiği raporların ve sertifikaların Avrupa ve dünyanın birçok yerinde geçerli olduğunu biliyoruz. Ülkemizde bulunan deney ve kalibrasyon laboratuvar sayısı nedir, yeni laboratuvarlar açılacak mı?

Enstitümüz, 26 deney ve 3 kalibrasyon laboratuvarında 100'ü aşkın ihtisas konusunda, Türkiye sanayisinin ihtiyaç duyduğu elektrik, elektronik, yapı malzemeleri, makine, biyogenetik, gıda, kimya, tekstil, enerji, ambalaj, kağıt, cam ve plastik gibi birçok sektörde konuyla ilgili olarak performans, güvenlik, akustik, atex, yangın güvenliği, enerji verimliği ve yenilebilir enerji gibi birçok alanda deney ve muayene faaliyetleri ile elektriksel, mekanik, sıcaklık, basınç, biyomedikal, nem, akustik, terazi, hacim, tork, optik, kütle kalibrasyonu hizmetleri vermektedir. TSE laboratuvarları ulusal ve uluslararası geçerliliği olan TÜRKAK laboratuvar akreditasyonu ile deney ve kalibrasyon hizmeti sunmaktadır. Bu hizmetler sadece deney ve muayene işlemleri için değil aynı zamanda Ar-Ge faaliyetleri açısından milli bir üs konumundadır.

Laboratuvarlarımızda oldukça kapsamlı bir şekilde deney ve kalibrasyon hizmeti sunulmakta, ayrıca laboratuvarlar arası karşılaştırma ve eğitim hizmetleri verilmektedir. Bu bağlamda, hizmet veren laboratuvarlarımızda, düzenlenen rapor ve sertifikaların uluslararası geçerliliği, sunulan deney ve kalibrasyon hizmetlerinin güvenilirliğinin tescili ve performansının artırılması amaçlarına yönelik olarak TS EN ISO/IEC 17025 standardına göre kurulmuş kalite sistemi uygulanmaktadır.

Enstitümüz, son yıllarda devreye almış olduğu Elektrik Motorları, Beyaz Eşya Enerji Verimliliği Laboratuvarı, İklimlendirme Laboratuvarı, Yangın ve Akustik Laboratuvarları ile birçok alanda Türkiye'de lider konumdadır. Özellikle elektromekanik sanayinin talep etmiş olduğu birçok deney faaliyeti konuşlanmış elektroteknik ve makine laboratuvarları ile gerçekleştirmekte ve deney ihtiyacı noktasında dışa bağımlılığımızı azaltmaktadır.

TSE Laboratuvarları uluslararası kabul edilebilirliğini arttırma noktasına atmış olduğu adımlar ile ihracatçımıza destek vermeye devam etmektedir. Bu bağlamda IEC (CBTL), HAR, CE CPR ve SASO onaylı laboratuvar hizmetleri ile kuruluşlarımızın uluslararası kabul edilebilir deney ve muayene ihtiyacını yerli kaynaklar ile karşılamaktadır. Ayrıca IEC EE-CB, CCA CENELEC, HAR, KEYMARK ve ENEC Akreditasyonları, Elektroteknik Laboratuvarlarımız tarafından verilen raporlar sayesinde üreticilerimiz yurtdışında ürünlerini daha kolay pazarlayabilmektedir.

TSE uluslar arası tanınırlığını artırmak için Malezya, Katar, Ukrayna ve Umman gibi ülkelerde çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmalardan kısaca bahsederek hedef ülkeler hakkında bilgi verir misiniz?

Ülkemiz üretici ve ihracatçılarının Enstitümüzden aldıkları belgelerin yurtdışında doğrudan kabul edilmesi ve ihracatta ilave maliyet ve zaman kaybı yaşamamaları için Enstitümüz hedef ülkelerde gerekli girişimlerde bulunmaktadır. Bu kapsamda, üretici ve ihracatçılarımızdan gelen talepler Enstitümüz ilgili birimlerince değerlendirilmekte ve hedef ülkeler bu doğrultuda belirlenerek ihracatta belgelerimizin tanınması konusunda sorun yaşanan ülkelerdeki ilgili resmi kurumlar ile Enstitümüz arasında sorunun çözümüne yönelik işbirliği görüşmeleri gerçekleştirilmektedir.

Son dönemde, özellikle Katar'da inşaat sektöründe iş yapmak isteyen pasif ve aktif yangın önlemleri üzerine çalışan yerli üreticilerimize yönelik olarak, yetkili otoritelerce istenen CivilDefense belgesinin temin edilmesi konusunda, Katar İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan yetkilendirilmiş deney laboratuvarı (QCD Approved Laboratory) ve ürün belgelendirme kuruluşları (QCD Approved Product Certification Body) listesine Enstitümüz dahil edilmiştir. Böylece, üretici ve ihracatçılarımızın söz konusu alanda Enstitümüzden aldığı belgeler Katar'da ilave şart aranmaksızın kabul edilir hale gelmiştir.

Benzer şekilde Enstitümüz, Katar'da tüm altyapı projelerinin ve kamuya ait binaların planlanması, tasarımı, satın alması ve inşaatından tek sorumlu kurum olan Kamu İşleri Otoritesi (Public Works Authority – ASHGHAL) tarafından da yetkilendirilmiştir. Böylece Katar'da yapı sektöründeki projelerde kullanılan belirli ürünler için Enstitümüzden alınan deney ve kalibrasyon raporları ASHGHAL tarafından doğrudan kabul edilmektedir.

Yine Yangın Güvenliği konusunda diğer ülkelerde de aranan “CivilDefense” belgeleri kapsamında, Enstitümüzün benzer şekilde yetki aldığı ülke ve kurumlar şöyledir:

• Yangına tepki ve yangına dayanım alanlarında TSE'den alınan deney raporları, Ukrayna'da tek yetkili devlet kurumu olan SES (StateEmergency Service) tarafından kabul edilmektedir.

• Yangın güvenliği konusunda Enstitümüzden alınan deney raporları ve ürün belgeleri Umman'da yetkili kurum olan Sivil Savunma ve Ambulans Kamu Otoritesi (Public Authority for CivilDefenceand Ambulance – PACDA) tarafından kabul edilmektedir.

• Malezya'ya yangın malzemeleri ihracatı yapacak olan firmaların TSE'nin akreditasyonu kapsamında aldıkları belgeler Yangın Güvenliği Kurumu (BOMBA) tarafından kabul edilmektedir.

2020 yılını belgelendirme, deney raporu ve kalibrasyon sertifikası özelinde değerlendirir misiniz?

TSE laboratuvarlarında 2019 yılı içerisinde 59 bin 104 deney raporu ve 31 bin 393 Kalibrasyon Sertifikası üretilmiştir. 2019 yılının Ekim ayı itibari ile rakam deney raporunda 42 bin 845, kalibrasyon sertifikasında ise 26 bin 533 iken 2020 yılının aynı dönemlerinde deney raporu sayımız 46 bin 543 olurken, Kalibrasyon Sertifikası sayımız ise 20 bin 581'e ulaşmıştır. 2020 yılının Mart ayında başlayan zorlu COVID-19 pandemi sürecine rağmen hizmetlerimiz aksamadan devam etmektedir.

Kurumun 2021 hedeflerinden bahseder misiniz?

Enstitümüzün ana hedeflerinden biri ülkemizdeki uygunluk değerlendirme sektöründeki yerlilik payını artırmak ve sanayicimizin ihtiyaç duyduğu uygunluk değerlendirme hizmetlerinde dışa bağımlılığımızı azaltmaktır. Bu minvalde uygunluk değerlendirme sektörünün en büyük pazarına sahip disiplinlerinden biri olan muayene gözetim pazarında hizmet çeşitliliğimizi ve pazar payımızı artırmaya odaklandık. Bu amaç doğrultusunda önümüzdeki yıl çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Yakın coğrafyamızda benzeri bulunmayan, son teknolojilerle donatılmış laboratuvarları ve teknik eğitim üssünü ihtiva eden yeni bir kampüsün Temelli'de inşaatı için kollarımızı sıvadık. 2021 yılının ilk yarısında yapımına başlanılması hedeflenen kampüste; Enstitümüzün güncel ve gelecekteki ihtiyaçlarına cevap verebilmek adına mümkün olduğunca ekonomik ve verimli bir şekilde kullanılmasına dikkat edildi. Yaklaşık olarak 195 bin m² alan güncel proje alanı, 105 bin m² alan gelecekteki ihtiyaçlar için rezerv alan olarak belirlendi.

TSE Ankara Temelli Kalite Kampüsü'nün, Sıfır Atık Sistemi'nin kullanıldığı ve yeşil bina sertifikasına sahip bir kampüs olmasını hedefledik. Bunu yaparken kampüs genelinde atıkların kaynağında ayrıştırılması ve uygun şartlarda toplanması, depolanması, bertaraf sistemine gönderilmesi amacıyla atık toplama merkezi oluşturacağız. TSE'nin yıllardır biriktirdiği tecrübe, deneyim ve yetkinlik bu kampüsle birlikte daha da üst noktalara taşınmış olacak. Enstitümüz; bölgemizin en etkin kuruluşlarından, en önemli oyuncularından biri haline gelecek.

Enstitümüz tarafından koordine edilen standardizasyon çalışmalarına, ülkemizdeki ilgili paydaşların katılımını kolaylaştırmak amacıyla standardizasyon bilişim altyapımızın geliştirilmesi ve paydaşlarımızın farkındalıklarını arttırmak üzerine IPA kapsamında yürütülen 'Standardizasyon Sisteminin Geliştirilmesi ve Farkındalığın Artırılmasına Yönelik Teknik Destek Projesi' çalışmalarımız devam etmektedir. Her aşamada ilgili paydaşlar için cep telefonu, tablet gibi cihazlarını kullanarak kolaylıkla erişebilecekleri şekilde, modern teknolojik araçların kullanılacağı yazılım altyapımızı geliştirme gayretindeyiz. IPA projesinin 2021 yılında tamamlanmasını ve sonuçlarını almayı hedefliyoruz.